Fenerbahçe Spor Kulübü 116 yaşında

Fenerbahçe Spor Kulübü İdare Heyeti Üyesi Bekir İrdem, kulübün 116. kuruluş yıl dönümüyle ilgili, “Atatürk’ün, kulübün başarılı olması isteği doğrultusunda 9 değişik branşta binlerce sporcuyu 116 yıldan beri yetiştirip, yarıştırıp, ülkemizi temsil etmeye çalışıyoruz.” dedi.

Resmi kuruluşu 1907 olarak kabul edilen Fenerbahçe Spor Kulübü, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün kulübe 3 Mayıs 1918 tarihindeki ziyareti sebebiyle her yıl 3 Mayıs’ı, birebir vakitte Fenerbahçe’nin kuruluş yıl dönümü olarak kutlamaya başladı.

Sarı-lacivertli kulübün idare heyeti üyesi İrdem, AA muhabiri yaptığı açıklamada, kulüp tarihi hakkında bilgiler verdi.

En büyük motivasyonlarının, “Mustafa Kemal Atatürk’ün kulübe gelip bir misyon çizmesi olduğunu” tabir eden İrdem, müzede, bu ziyareti temsil eden illüstrasyonu göstererek, “Atatürk, kendi özgün el yazısında da Fenerbahçe’ye ebedi muvaffakiyetler dilemiş ve her branşta bizim başarılı olmamızı istemiştir. Biz de bu doğrultuda 9 farklı branşta binlerce sporcuyu 116 yıldan beri yetiştirip, yarıştırıp, ülkemizi temsil etmeye çalışıyoruz. Olimpiyatlara giden atletlerimiz bizim en büyük gururumuz. Olimpiyatlara gidenlerin neredeyse yarıya yakını Fenerbahçe’den. Bu bizim için küme sorunu.” dedi.

Fenerbahçe’nin kuruluşunun hakkında bilgi veren İrdem, “Türkiye’nin büyük sivil toplum kuruluşu olarak 30 milyon bireye ulaşan bir topluluğuz. Büyük sorumluluklarımızın şuurundayız. Bu doğrultuda çalışmalarımızı sürdürüyoruz.” diye konuştu.

Mustafa Kemal Atatürk’ün 3 Mayıs 1918’de kulübü ziyaretinin kendileri için çok ehemmiyet arz ettiğini anlatan İrdem, “Bize gösterdiği yol, bizim için ödevdir, misyondur. Onun izinde biz de çalışmalarımızı sürdürüyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.

İrdem, Atatürk illüstrasyonuyla ilgili, “Bu, Atatürk geldiğinde kurucularımız ve periyodun idare heyeti üyelerinden birkaçının birlikte olduğunu gösteren ve o günleri bize hatırlatan mükemmel bir görsel.” sözünü de kullandı.

“Fenerbahçe bir spor kulübüdür” tanımlamasıyla ilgili konuşan sarı-lacivertli kulübün yöneticisi, şu değerlendirmeyi yaptı:

“Fenerbahçe tarihini incelediğiniz vakit, gerçekten sportif başarılardan çok Türk halkının her vakit birlikteliğine katkıda bulunmuş, yalnızca siyasi manada değil kültürel manada, sportif manada, her bakımdan bu ülkenin en büyük itici gücü, toplumun birleştirici gücü olmuştur. Harrington Kupası vaktine gidersek, işgal kuvvetlerine karşı yapılan maçlarda, padişahlık vaktinde, futbol maçlarının yasak olduğu lakin işgal periyodunda organize edilen bir maçtaki o Taksim Stadı’nda toplanan ürkek insanlara, rakip ekibin mağlup edilmesi, yabancı grubun ve Türk bayraklarının sallanarak Fenerbahçe’nin direniş ruhunu aktarması çok değerlidir.

O tarihten başlayan misyon hala devam ediyor. Her türlü branşta ve ülkenin hassas mevzularında takviye olmaya çalışıyoruz. En son zelzele olayında olduğu üzere. Yalnızca Fenerbahçe değil ülkenin öteki kulüpleri de çok büyük hassasiyet göstererek, işlerini güçlerini bırakarak, yöneticiler olarak büyük takviyede bulunduk. Ülkemizin neye gereksinimi varsa, madem ‘sivil toplum kuruluşuyuz’ diyoruz, dayanak olmaya çalışıyoruz. Spor da bunun yanında büyük ihtimamla götürmeye çalıştığımızı bir sorumluluk oluyor.”

“Gerçekten erdem duyulacak, gurur duyulacak, imrenilecek bir tarihimiz var” diyen İrdem, eski teknik yöneticilerden müzeyi eski antrenörlerinden Christoph Daum’un müze ziyaretiyle ilgili de “Daum burayı çok özlemiş. Aslında, ‘Türkiye ikinci vatanım’ diyor. Unutamadığı anılar var burada. Kendisi de bir sıhhat zahmeti yaşıyor. Bu hafta ameliyatı varmış acil şifalar diliyoruz. Türkiye’deki anıları sahiden çok bedelli. ‘Kalbimin içinde saklıyorum, biriktiriyorum bu anıları’ diyor ve Türk insanını da çok seviyor.” tabirlerini kullandı.

Futbolun göz önünde olduğunu fakat öbür branşlardan elde edilen muvaffakiyetlerin da görülebilmesi gerektiğini lisana getiren Bekir İrdem, şunları söyledi:

“Futbolda muvaffakiyet gelmeyince maalesef öbür branşlara yapılan yatırımlar, çalışmalar, kazanılan şampiyonlukların pek fazla kıymeti olmuyor. Bu sene çok pahalı iki tane Avrupa kupası kazandık. Bayan voleybol ekibi ve tekerlekli basketbol ekibimiz Avrupa şampiyona oldular. Türkiye birinciliklerimiz yelkende, yüzmede, boksta inanılmaz. Olimpiyatlarda başarılı olan atletlerimiz var. Lakin bunu futbol şampiyonluğuyla taçlandırmadığınız vakit taraftar üzülüyor. Türkiye’de maalesef futbol dominant bir spor olarak görülüyor ve oradaki muvaffakiyet çok değerli oluyor. Taraftarlarımızın büyük bir kısmı başka sporlardaki bu başarıyı görebiliyor ancak futboldaki şampiyonluk hasretlerine biz de katılıyoruz ve şampiyon olmak istiyoruz.”

Fenerbahçe atletlerinin işgal kuvvetlerine karşı cepheye gittiği ve teknelerle Kuşdili’nden cepheye silah taşıdığını vurgulayan İrdem, Atatürk’ün hangi grubu tuttuğuna ait soruya karşılık, şu karşılığı verdi:

“Atatürk’ün Fenerbahçeli olması çok değerli değil. Zira 1918’ler, daha cumhuriyet kurulmamış, o periyot Türk kadrolarının hepsine, kurulmalarına Atatürk takviye veriyor. Ancak ‘Atatürk Fenerbahçeli midir’in karşılığını Liderimiz Ali Koç çok net verdi. ‘Atatürk’ün hangi ekipli olduğu kıymetli değil, hangi ekibin Atatürk prensiplerinden ilerlediği, devam ettirdiği, sürdürdüğü ve sahiplendiği önemlidir’ dedi. Biz de o görüşteyiz. Biz Atatürk’ün izindeyiz ve ebediyen bu türlü olacak.”

1907 Fenerbahçe Derneği’nin, stat isminin “Atatürk” olarak değiştirilmesi talebinde bulunduğu da hatırlatılan Bekir İrdem, “Fenerbahçe topluluğunun Atatürk Stadyumu ismine karşı çıkacağını hiç düşünmüyorum lakin tekrar biz bir uygulama yapacağız. Birinci mali genel heyette Sayın Liderimiz ve divan bunu oylamaya sunacaktır. Fenerbahçe topluluğu ne takdir ediyorsa o olacaktır. Lakin Atatürk ismine hiç kimsenin itirazı olacağını zannetmiyorum.” diye konuştu.

Müzede sergilenen 1959 yılı öncesi kupaların da şampiyonluk kupası olarak kabul edilmesi talebiyle ilgili de açıklama yapan sarı-lacivertli yönetici, şunları kaydetti:

“Şimdi ülkemizde birtakım tuhaflıklar olabiliyor. 1959-60 yılında başladı Türkiye Ligi profesyonel manada. 63 yıl geçti. 63 yılda şu an Türkiye’de 65 şampiyonluk var, Türkiye Futbol Federasyonuna nazaran. Yani daha evvel tekrar bir büyük kulübümüzün 1959’dan evvelki 2 şampiyonluğu kabul edildi. Biz buna bir şey demiyoruz, itiraz etmiyoruz. Lakin o periyotlarda Fenerbahçe’nin kazandığı kupaların ve şampiyonlukların, liglerin genel olması, ulusal olması, seçkin bölge gruplarının bir ortaya gelip, Türkiye’de futbol oynanan tüm bölgelerin şampiyon kadrolarının tertibiyle yapılan turnuvada, Futbol Federasyonu tarafından düzenlenen bir turnuvada alınan şampiyonlukların sayılmaması kabul edilebilir bir şey değil.

Biz müracaatımızı yaptık federasyona. Şu anda karara şimdi bağlanmadı, inceleneceğini söylediler. Bu bizi üzdüğü kadar o devir emek veren, yalnızca Fenerbahçe’de Lefterler, Selahattin Torkallar, Cihat Armanlar değil, Galatasaraylı Metin Oktay, Gündüz Kılıç, Beşiktaş’tan Baba Hakkılar, Süleyman Seba’ar, onların oynadığı oyunların, attıkları gollerin de sayılmaması, şampiyonluklarının sayılmaması, bu son derece üzücü ve yanlış bir durum. Çok kolay olarak biz Türkiye genelinde oynanan ve ünlü futbolcuların misyon yaptığı zamanlardaki şampiyonlukların sayılmasını istiyoruz. Umutla bekliyoruz. Peşini bırakmadığımız bir sürü bahis var, federasyondan yanıt beklediğimiz. Bu da bunlardan biri.”